Ölümün Ölümsüzlüğü
Bir ışık var biliyorum en derinlerde
Çamurlar yağıyor üstümüze bu günlerde
Yalnız kalmalı ve yalnız kalmayı öğrenmeli
Bu amansız ve zalim dünyada
Öyle ya belki de bazı şeylerin anlamı
İçindeki anlamsızlığında saklı. Bilmiyorum
Şimdi ne yapmalı ne yapmak için nereye kaçmalı?
Uzanmalı bir kayalıklara akşamüstü
Belki konuşmalı çırpınan hayatlarla bir kayıkta
Belki susmalı ölülerin soğuk taşları arkasında
Belki de ölünmeli artık bu yaşantıdan sonra
Sığ bir deniz bu ölümü getirmeyen
Derin çukurda bizleri bekleten hayatın kendisi
Ölümü unutmak şimdi neye yarar, neden varlar
Bu kuşlar, ağaçlar, çiçekler… Söyle bana kader
Neden varım şu dünyada büyük hayallerimle?
Büyük hayallerim aslında küçük birer sevgiler
Onlar ay ışığında unutulmuş gözü yaşlı serçeler
Biliyorum, ölüm bu sefer her zamankinden de yakın
Duyuyorum bir narin sesi, düşlerimde yaşarken
Yaşamak ölümden farksız derler mi şimdi de
Düşlerim ölüm mü taşır oldu bu günlerde?
Yoksa onlar da mı biliyorlar yaşanmayacağını bu şekilde
Küçük bir bebek gibi çırpınsam, ağlasam ne değişir
Kaç emzik gerekir susturmak için beni
Kaç biberon süt içmeliyim yaşamak için hayatı
Kaç kapı kapatmalı, kaçını yok etmeliyim
Geçmişi ve getirdiklerini unutmak için kaç kere kaçmalıyım
Söyleyin bana, hayatın ölümünü kaç defa tatmalıyım?