Babamızı Kaybettik:10 Kasım

Yazar
Bir Avuç Nefes

Kategori
Özel Sayfa

Ekim & Kasım 2024 - Sayı 5

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım sabahı saat 9’u beş geçe Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.

O bir dünya lideriydi. Türklerin atası ve babasıydı. Onun 1938’de bir 10 Kasım sabahı sona eren maddi hayatı, şimdi yüreklerimizde ve beyinlerimizde birer Mustafa Kemal ideali olarak yaşıyor.

Mustafa Kemal Atatürk 57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan sığdırdı.

O dünya üzerinde yetişmiş çok nadir bir askeri ve siyasi dahi, büyük devlet adamı ve dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaların sahibiydi. Her daim Türk milletini düşünmüş ve vatanı için çalışmıştı. ‘’Ya İstiklal Ya Ölüm’’ parolasıyla büyük zaferler kazanarak vatanını düşmanlardan temizlemiş ve Türk milletine bağımsızlığını kazandırmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk sadece bir lider değildi. Aynı zamanda bir fikir adamıydı. İnkılapçıydı. Büyük bir asker, devlet adamı ve siyasetçiydi. İleri görüşlülüğüyle herkesi kendine hayran etmişti. Tarih sahnesine çıktığı Çanakkale Savaşı’nda ismini çoktan herkese duyurmuş, zekasını göstermişti.

O, yaşadığı yüzyılın çok daha ilerisindeydi. O dönemlerde ezilen, hor görülen kadınları göklere yükseltmişti. Türk kadınına gereken özeni göstererek “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın .” demişti.

Gençleri ve çocukları da unutmayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı kutlu günü çocuklara armağan etmişti. “Bütün ümidim gençliktedir.” sözüyle kalplere bir kez daha dokunmuştu. Ve dokunmaya da devam ediyor.

Devletlerin hala yenemediği bir lider o. İdealleri ve fikirleriyle hala bize ışık tutan bir lider o. İleri görüşlülüğü sürmekte devam eden bir lider. ‘‘Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır.’’ sözü onun ileri görüşlü bir lider olma özelliğini layıkıyla taşıdığının bir göstergesidir.
Bir yabancı asker Atatürk hakkında günlüğünde “Onun gibi dâhiler dünyaya yüz yılda bir gelir. O da maalesef Türklere nasip oldu.”

10 Kasımlar milletçe tuttuğumuz yasa rağmen, Atatürk’ün fikirlerinin daha iyi anlaşılarak tatbik edileceği günler olmalıdır. Fakat yalnızca 10 Kasımlarda değil, her daim Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi, Büyük Atatürk’ün ebedi istirahatgâhında huzur içinde yatması bakımından da önemlidir.

“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” sözleriyle Atatürk bilime ve akla verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılında da dünya lideri, başkomutan, başöğretmen, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gideceğimize, onun fikirleriyle ilerleyeceğimize, karanlığa düştüğümüzde onun yaktığı meşaleyle yolumuzu tekrardan aydınlatacağımıza, Gençliğe Hitabe’siyle bize verdiği görev ve sorumluluklarımızı yerine getireceğimize and içeriz.

Onuncu Yıl Nutku’nda da dediği gibi “Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki inkışafiyle afinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

Bu zamana kadar yapılan girişimlerle birçok kez Atatürk unutturulmaya çalışıldı. Bundan sonra da gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunan tarafından unutturulmaya çalışılacağını da biliyoruz. Dolayısıyla şunu söylemek ve herkese hatırlatmak boynumuzun borcudur. Ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, engellemeye çalışırsanız çalışın kalplerimizde yaşattıklarımız asla ölmez.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yıldönümünde kendisini saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anıyoruz.

Türk’üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene!